28 Mayıs 2011 Cumartesi

Ben ne dediğimi biliyor muyum?




Mahallede dalgalanan şampiyonluk bayrağı poyrazı gösteriyor. Balkonlardan ve pencerelerden sarkan kafalar ilk sıcaklarla ısınıyor. Poyraz balkondaki silüetleri, elleri titreyen bir ressamın elinden çıkmış gibi titretiyor. Kış boyunca ciğeri UFO'lanmış sobalanmış çocukla kalorifer ciğerli çocukları eşitlermiş gibi sıcak. Halbuki esas eşitlik eylül'de gelecek. Tabii palamut ucuzlarsa. Mahalle ucuz balık kokacak. Birkaç hafta sanki aynı kaptan yiyen koca bir komün gibi. KediCengiz ve kediRıza ısınmış patileriyle kediAysel'in peşinde. Birşeyler duvar diplerinde, arka bahçelerde ve hatta asfalt yolda hareket halinde gibi. O tuhaf koku, akşama kadar insanı yatağa bağlayacak döllenmiş çiçek kokusu gibi bişeyler ev içlerine sızarak yemek kokularına karışıyor. Yokuşu ve merdiveni bol yerlerinde duvarlar sarmaşık işgalinde. O şarkı geliyor aklıma.

Ağzımda bal gibi tatlı bir türkü
Bir iner bir çıkarım bu yokuşu

Onun gelmesine daha üç saat var. 19.37-19.42 arası anı yönden bütün endamıyla geçecek. Her akşam şaşmadan. Slavları andıran yüz hatları, elinde hep fazladan çantalarla ve torbalarla, hızlı bir işgününü sonunda aynı donuk ifadesiyle geçecek. Arabası az mahallede topukluları duydun muydu bil ki o. Boyu benden uzun. Sorun mu? Değil. Ona aşık mıyım? Hayır? Yo yo o senin arzu nesnen? Alakası yok. E ne peki? Görüntü. Fotoğrafın içinde bir yerlerde, bütün hüznüyle. Ne yer, ne içer...

Belki çocukkken yağmur yağıp da dışarı salınmadığımda camdan dışarı bakıp yollardaki arabaları yarıştırmam gibi yaptığım. Sadece Murat ve Renault arasında geçen bir yarış tabii. Sabahçorbasıbulunurcu ile telefonkilidiaçılırcı dükkanlarının evrenin başka hiçbir yerinde yan yana olmaması ya da hiç olmamaları gibi. Mahallenin büyük duvarındaki parti afişleri arasındaki yarış belki. Şuh bakkalablanın fazladan samimiyeti, meraklıkomşuteyzenin bana kuşkulu bakışı, bi yanı yosunlu apartmanı, yeni badanalanmış ağaçları. Gözlerim ağrıyor ama hepsini görmek istiyorum.

Çoğu zaman görmeden yanımdan geçip giden hepsini. Fazla çalışmaktan kediler dışında sevişeni az mahallem kasabanın kuzeyinde. Kimse farkında değil ama ilk kar oraya yağıyor. Şimdi bizim mahalledeki bayrağı dalgalandıran poyraz, 15 saniye sonra güney kasabadakileri tiretecek. Dünya eşitsizliğinin mekansal dağılımının tersine, zengin güney kasabaya.

Saydım. Sırtımı duvara verince 1254 adım sonra kasabanın çarşısındayım. Hepsinin tam ortasındaki kalabalık yerde. Baldırıçıplaklar ve baldırını çıplak bırakacak kadar bakımlılar, yere tükürenler, aynı tür giyinenler, güneşte güldüklerinde röntgende çıkan hastalık gibi fesatlıkları gözüken sahteler... Hepsi aynı kaldırımızengin zeminde kayıyorlar. Birazdan akşam olacak.

Başka bir şarkı dilimde şimdi;

yapayalnız bir kuş
ayrılığa ağlarsa
ayrılık önemsenir

yapayalnız o kuş
biliyorsa ki yarın
sevgilisi gelecek
bak şarkısı dinlenir...

SÜRECEK...

1 yorum: